24 Kasım 2011 Perşembe

"Uyandım"la Bitmeyen Bir Hikaye - 3


   part 3:   sır perdesinin arasından uzatılan kafa


Geçmiş Bölüm Özetleri: 


Ethem Savaş ve Necmi Şimşek ile yaptığımız kısa süreli hasbihâl, Serhat Demirbaş'ın odaya elinde tepsiyle girmesiyle duraksadı. Peşinden Oytun Türk eve getirdiğimiz ucuz baklavaları servis etti. Çay içip baklava yerken odayı gözlerimle iyice taradım. Bi takım gariplikler gözüme çarpıyordu. Mesela balkon kapısının yanında bir koli büyük pil vardı. Yıllar öncesinden kalma bir ibm bilgisayar açık vaziyetteydi. Siyah ekranında sürekli beyaz yazılar kayıyor, ara sıra bip sesi geliyordu. Ibm bilgisayarın bu pillerle çalıştığını tabii ki düşünmüyordum.

"Oytuncum, maaşallah ortamınız şenmiş. Bak hocalarımız falan var. Piller var. Napıyosunuz burda? bir gün nasıl geçiyor eheh.." şeklinde ufaktan bir "dökülsenize oğlum neler dönüyo!?" mesajı verdim. "noolsun yaa senden naber?" cevabı ise duymak istediğim en son cevaptı, ama duydum. Baktım hocaların yanında olmıyacak, "serhat kardeş bana lavaboyu gösterebilir misin" dedim. "tabii kardeş" dedi. birlikte kalktık. Arif, "ben de geleyim" dedi. Gökhan "ben de bi su içeyim yaa baklava içimi yaktı. mutfak nerde oytun?" dedi. Oytun "göstereyim abi gel" diyince, topluca bir odayı terkediş, mini bir toplantı yaşandı.

Beklenen çıkış Arif'ten geldi tuvaletin önünde. "Beyler, anlatıyor musunuz olayı?" Oytun ise lütfen sakin olmamızı, bizim burada ne işimiz var anlamadığını, evi nasıl bulabildiğimize ise hayatta inanamadığını, evet bir takım olayların döndüğünü ve bunları aslında bize anlatmalarının mümkün olmadığını, ama madem eve kadar gelmişiz artık saklamanın yersiz olduğunu ve biraz daha oturduktan sonra herşeyi bize göstereceğini bir bir söyledi. Bu sırada Necmi hoca yanımıza gelince, Gökhan uyarı niteliğinde öksürdü. Serhat, "bizden bizden, rahat olun" dedi. Fakat Necmi hocanın "bizden" olması ne demek oluyordu? "Şimdi gelin içeri geçelim teker teker" dedi, galiba birazdan şov başlıyordu...

Yaklaşık bir on beş dakika kadar daha içeride muhabbet ettik. Ethem hoca "ben de bir ufak su dökeyim" diyip kalktığı anda, Oytun yerinden fırlayıp arkasına geçti. Tam Ethem Savaş odadan çıkacakken, eliyle kalçasına narince bastırarak "Ethem Savaş shut down!" diye bağırdı. Ethem Bey bayılır gibi Oytun'un kollarına yığıldı. Oytun da sürükleyerek getirdi ve odanın ortasında yere serdi dekanı. Şaşkın gözlerle izliyorduk. Oytun dekanın g.tünü elledi, dekan yerde, necmi "oynayın" dercesine sessiz...

"Artık öğrenmenizin vakti geldi," dedi Oytun ve ekledi, "İnanmıycaksınız ama, Ethem Savaş, yani mezun olduğunuz okulun hali hazırdaki dekanı, insan değil."

- İnsan olmadığı belliydi, dedi Arif.

"Bir robot."

Gökhan Yıldırır, "Ethem Savaş'ın aslında insan olmadığını ve bir robot olduğunu mu söylüyorsun sen şimdi?" dedi. Oytun tebessümle karşılık verdi. Yerde yatmakta olan dekanın kemerini çözmeye başladı. Sonra düğmeyi ve fermuarı açtı. Hocayı yerde döndürüp ters çevirdi. Kumaş pantolonu üstten tutup indirmeye başladı. "Aman Oytun, yapma" dedim titrek sesle. bana baktı ve güldü. "inanmıyorsunuz di mi robot olduğuna?" dedi. Pantolonun altında don yoktu ve g.t kılsızdı. "Tornavidayı getir Serhaat, yıldız olsun." diye seslendi Oytun. Arif, "ben sokabilir miyim?" dedi. Oytun bir kahkaha attı ve "ne sokması abi, yanlış anladınız" dedi. Serhat tornavidayı getirince, Oytun hocanın g.tün sol lobunun 4 yerindeki vidaları söktü. Kapak açıldı...

Ethem Savaş, 6 büyük pille çalışan bir robotmuş.



"Fakat bir sorum olacak Oytun.. Ethem Savaş, kim tarafından ve hangi amaçla hazırlanmış bir robot?" dedim.
"Anlatayım mı patron?" diye Necmi Şimşek'e sordu Oytun. Patron, oturduğu yerden kafa salladı yavaşça.

Nasıl bir hiyerarşidir anlamak mümkün değildi gerçekten. Dekan aslında robot. Öğretim üyesi öğrencinin patronu. Matematiksel ifadeyle "Necmi Şimşek > Oytun Türk > Ethem Savaş" gibi zamazingosal zımbırtılar falan vardı. 

+Bedrettin Bey. Ethem Savaş'ın üreticisi, yazılımcısı ve imtiyaz sahibi Bedrettin Bey.
- Bedrettin Bey?
+Evet, Bedrettin Bey.
- Bedrettin Bey kim abi?
+Bedrettin Şimşek.

Necmi Şimşek'e döndüm merakla. "Bizim peder" dedi. Galiba "Ethem Bey benim babamım malı" demek istiyordu. Kim bilir, belki de doğru söylüyordu.

"Hani Necmi Hocaların odasında sakallı, nur yüzlü bir amca oluyor ya bazen. Bedrettin Bey kendisi." dedi Oytun. 

Sanırım bu adam Koray'ın "kanaat önderi gibi." yakıştırmasını yaptığı herif. Hakikaten de nur yüzlü, mübarek bir duruşu vardı. Etliye sütlüye karışmayan, odaya girdiğimizde "ben de 3 dakika önce zikir çekiyordum, hoşgeldiniz çocuklar" dercesine yüzümüze tebessümle bakan amca.. Adam dekanın sahibi çıktı, iyi mi?


********

Kahramanlarımız Misbah Suphi, Arif Alamaz ve Gökhan Yıldırır, sır perdesini aralamayı başardılar. Öğrendikleri durum onları gerçekten çok şaşırtmıştı. Ayrıca, kafalarında daha pek çok soru vardı.. Bedrettin Bey, Ethem Savaş isminde bir robotu neden üretmişti? Oytun'un, Serhat'ın o evde ne işleri vardı? En önemlisi ise bir robot nasıl dekan olmuştu? Hepsinin cevabı ve daha fazlası, bir sonraki bölümümüzde... Bekleyin!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder