17 Temmuz 2011 Pazar

Sıradan Bir Gün Chapter 1

Pazartesi günü yine gelmiş çatmıştı. “Okul , dersler, örtmenlerim” diye düşünürken içimi inekçe bir sevinç sardı. Bu sevinçle hazırlanmaya başladım. Her zamanki gibi kurallara çok uygun giyindim pantolonum tam okul yönetiminin istediği tondaki griydi , beyaz gömleğim pantolonun içinde , kravat boğazımı sıkacak kadar çekilmiş ve siyah kunduralarımla örnek bir öğrenciydim. Tabi ki hiç çıkarmadığım okul ceketimi de unutmamak lazım. Son olarak da kabarık montumu ve içi kitap dolu çantamın iki kolunu takıp evden ayrıldım. Annem kahvaltı niyetine dünden kalma kuru köfteyi de ekmek arası yapıp elime tutuşturmuştu.




Ekmeğimi ısıra ısıra otobüs durağına yürümeye başladım, ben daha varmadan otobüsün duraktan hareket ettiğini gördüm ve başladım “tısır tısır” koşmaya. Koşarken bir köfte ekmeğimin arasından fırlayı verdi o an durur gibi oldum ama çamurlu yere düştüğünü görünce devam ettim eğer ki kuru yere düşseydi üflemek suretiyle yiyecektim onu. Kabarık montumun “hırş hırş hırş” , cebimdeki bozuk paraların dizime çarpıp çıkardığı “çüküde çüküde” , çantamdaki kalemlerin “çıkır çıkır çıkır” sesleri eşliğinde koşumu sürdürdüm. Otobüs şoförü acıdığından olacak ileride durdu.

Otobüs ağzına kadar doluydu o yüzden orta kapıdan bindim kapı çok zor kapandı ve kapanır kapanmaz aklıma pasomun çantamda olduğu geldi. Zaten elimdeki köfte ekmekten her yer buram buram kuru köfte koktuğu için “cık cık cık” tepkileri alıyordum bide nefes alacak yer olmayan orta kapı ağzında çantadan pasomu çıkarmaya çalışırsam ağzımı burnumu dağıtırlardı. O nedenle en iyisi şoför isteyene kadar beklemekti istemezse de beleş giderdim, bunları düşünürken “hı hıhı hıııı” diye güldüm insanlar tırstı benden. Ama göt göte gidiyorduk kaçacakları bir yer olmadığından sadece yerlerinde kımıldandılar o kadar.

Orta kapı ağzı o kadar kalabalıktı ki hiçbir yere tutunmadan kabarık montumun sağladığı konfor içerisinde gidiyordum. Ellerimi sadece ekmeğimi göğüs hizamda tutmak ve ara sıra ağzıma götürmek için kullanıyordum. Dibimdeki adam kokusundan rahatsız olduğundan burnunu olabildiğince uzak tutmak maksatlı havaya bakıyordu. “ne var la orda?” diye düşünerek kafamı kaldırdım ki “pıssst!” diye kapı açıldı ve ayağım sıkıştı. Kabarık montumla debelenirken karaya vurmuş balinalara benziyordum, insanlar neden bacağım kopuyormuş gibi tepki verdiğime anlam veremiyorlardı. Ben tüm bunları yaparken ayağı otobüs kapısına sıkışan her insan gibi sakince “kapıyı kapat!” diye değilde, ağlayarak “kapıyı aççğğğ! Imhh aççğ kapıyııı!” diye bağırıyordum. Sonra bir insan evladı “kapıyı kapat kaptan!” dedi ve kurtuldum.

Bir süre daha ağlamayı sürdürdüm ama baktım kimse benimle ilgilenmiyor sustum. Sonraki durakta kapı tekrar açıldı ve bir adam karşımda belirdi, sadece bana bakıyordu ben “fırk fırk” burnumu çekerekten “abi yer yok ki” diye sırıttım ama adam birden montuma saldırdı ve bastırarak montun hacmini yarıya indirdi böylece iki kişilik daha yer açtı resmen. Bu arada köfte ekmeğim az önce vuku bulan kaosta bu sefer hepten yere düşmüştü neyse ki otobüs zemini kuruydu üfleyip buğulu gözlerle kemirmeye devam ettim…

2 yorum:

  1. harikulade bir eser, fevkalade bir temsili resim... devamını ilgiyle bekliyoruz =)

    YanıtlaSil
  2. eyvallah misbahım =) devamında hikayemi sen de şenlendireceksin :)

    YanıtlaSil