*evlenen kadınların ilk soyadını evlendikten sonra da kullanma çabası ataerkil topluma bi başkaldırı olsa da toplumumuzun bu yapısını zedelemeye yetmediğini, doğurduğu çocuğun yalnızca kocasının soyadını alıyor olmasından görebilirsiniz. kızlık soyadınızı kullanmayın demiyorum hobi olarak yine kullanın...
*yeni başlayanlar için şizofreni: günümüz şizofrenisinde ilk adım, msn listene kendini eklemektir.
*en sevdiğim söz öbeği: "bir takım çevreler". ne kadar güzel bi laf değil mi yaa, insanın her cümleye serpiştiresi gelmiyo da neyi geliyo...
*nasıl zengin oldum? üçün beşin hesabını yaptım...
*çocukluk sanrıları: "duayen"i hoca gibi, imam gibi bişey sanardım ben. dua geçiyo ya içinde, "iyi dua okuyan, çok süper duacı." gibi bi anlama geldiğini sanardım. sonra televizyonda "büyük duayen bülent ersoy" türü şeyler duyunca şaşırır kalırdım. ahaha.
*toygar ışıklı'nın tipi ilk defa görüp "tam da beklediğim gibi..." demiş olan, sükunetle karşılayan, "sesi adeta fiziğine yansımış, maşşallah" diye düşünmüş olanların tamamının nüfusumuza oranı %0,21'e filan yakınsıyormuş.
*hapşurma sonrası "çok yaşa" denildiğinde "saol." diyen insanlara içten içe kıl oluyorum. "çok yaşa"nın cevabı "sen de gör"dür, olmadı "hep beraber"dir...
*kedi uzanamadığı ciğere mundar/pis dermiş: olmayana yergi.
*yalnız doksanların da ne ekmeğini yediniz be... 90'larda çocuk olmak, 90'lara dair unutamadıklarımız, 90'lı yılların şarkıları, 90'ların şusu, 90'ların busu diye diye avunduk durduk. "doksanlar" denildi mi ortamda çatalın bıçağın konuşası geldi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder