30 Haziran 2011 Perşembe

neden lan?

Artık bizimkilerle şöyle erkek erkeğe çıkamaz olmuştuk. “pamoa lan pamoa! Şuna bak ehe ehe!” diye bir kızı göstermeler, espriler, geyikler hepsi çok eskilerde kalmıştı. Bunları düşünerekten varmıştım eve, yorgun argın bir şekilde kendimi atmıştım ki eşim üstümü değiştirmemi söyledi. Tahsin’in eşi bizi yemeğe davet etmişti. Zaten eşlerimizin bu ayarlamaları olmasa biz pamoalar zor bir araya gelecektik. İstemeye istemeye üzerimi değiştirmeye odamıza giderken oğlum Yakup’u gördüm, yine oturmuş uzayla ilgili bir belgesel izliyordu. “naber len?” dedim, cevap vermedi. “Ne biçim çocuk bu amua, biz babamız eve geldi mi bir dankek, bir tüpte çokokrem getirmiştir diye akbabalar gibi peşinde dolanırdık” diye düşündüm. Üzerimi değiştirip “hadi çıkalım.” dedim, o esnada Yakup annesine belgeseli kapattığı için trip atıyordu ve çıktık. Sessiz bir araba yolculuğunun ardından vardık Tahsin'lere kapıyı eşi açtı, ben bir “naber?” diyip doğruca içeri geçtim Yakup da peşimdeydi. Tahsin salonda oturmuş elinde sigara feysbukta komik video izliyordu . “yıh…. Yıh!” diye gülerken bana eski günleri hatırlattı “ah be Tahsin’im ah be gözüm biz neydik” diye duygulandım. Birden “ooo kankuuu!” diye haykırdı o esnada benim çok bilmiş oğlumla göz göze geldik, siz ne biçim babasınız der gibi bakıyordu, o an biraz tiksindim yavrumdan. Ona aldırış etmeden “ıss ısss ıs!” diye güldüm ve oturduk Tahsin’le komik video izlemeye koyulduk. Tam "seninki nerde?" diyecekken arkadan biri kulağımın dibine bir darbe indirdi bu Şevket olmalıydı, evet bu Tahsin’in vahşi oğlu şevket idi. Şirinlik maksatlı biz gelmeden bir saat evvel koltuğun arkasına saklanmıştı ve onun şirinlik anlayışına binaen kulağımın dibine var gücüyle bir yumruk indirmişti. Ben ağlamaklı olmuştum ama babası yaşında olduğumu düşünerek gözlerimdeki yaşları çaktırmadan tek bir kol hamlesiyle sildim. “vay şevketim” diyip başını okşadım. Sesimin titremesinden Tahsin biraz kıllanmıştı ama dikkati hemen başka bir videoya kaydı. Bir çocuğu sevimsiz yapabilecek her şey şevket’te mevcuttu. Karlı dağlardan yeni inmişçesine kırmızı yanaklar, üçe vurulmuş saç, alnında ve boynunda kabuk bağlamış çizikler, biz gelmeden bir saat öncesinde koltuğun arkasına saklanarak betona bastığından olacak sol burun deliğinden başlayıp ağzında son bulan bir sümük şelalesi, turuncu yemek lekeleri bulunan alt kısmı göğsüne kadar çekilmiş beyazımsı pijamasıyla bu çocuk beni kendinden fersah fersah itiyordu. Ama en nihayetinde amcasıydım sevmek zorundaydım bu elyın yavrusu gibi ses çıkaran çocuğu.
Yemek şevket’in sık sık ağzını açıp çiğnediği şeyleri bana göstermesi dışında sorunsuzdu, ağzındaki o iğrenç görüntüyü görünce “ah ne tatlı çocuk.” gibi düşüncelere dalacağımı sanıyordu bu çocuk. Çünkü babası olacak Tahsin o ağzını her açtığında “eze eze teze teze!” diye gülüyordu ve onun da o esnada ağzındakiler gözüküyordu. Ben bu adamla kankaydım kardeşim gibi yakındı bana ama “neden lan?” diye düşünmeden edemiyordum. Yemekten sonra eşlerimiz mutfakta sohbete koyuldular biz ise koltuğa dizilmiş oturuyorduk. Yakup beyaz gömleği, krem rengi dizine uzanan şortu, beyaz çorapları ve sadece evde giyindiği sandaletleriyle sırtını arkaya yaslamış oyuncak bebek edasıyla kımıldamadan aramızda oturuyordu. Şevket ise yine kendi çapında bi şirinlik peşindeydi mutfak ve salon arasında koşup duruyordu. Mutfakta annesine çarpıp ondan aldığı kuvvetle (etki tepki) salona doğru büyük bir hızla koşup koltukta oturan Yakup’a çarpıp tekrar mutfağa doğru yol alıyordu. Bunu yaparken de “ehğ ehhğ!” diye ses çıkarıyordu. Ben ise sinirden deliye dönmüştüm ama Yakup’un pısırıklığına mı yoksa bu elyının saldırgan tavırlarına mı sinirleniyorum emin olamıyordum. Sonunda gece bitmişti kankamla daha sonra çoluk çocuk olmadan takılmak umuduyla vedalaştım, Şevket'e de yapmacık bir sevgi gösterdim ve evden çıktık. Arabada yine çok sessiz bir yolculuk yapıyorken kıl yavrum Yakup “ben şevket’i çok seviyorum” dedi. Hiçbir şey söylemedim ama “neden lan?” diye düşünmeden de edemiyordum.

28 Haziran 2011 Salı

vira bismillah





"bütün yazdıklarım gerçektir.ama henüz cereyan etmemiştir"--murat menteş--


söze başlarken üzerimde,öss'ye 15 kez girip kayda değer bir başarı sağlayamayıp 16.kez giren öğrencinin üzerinde duyduğu baskıyı hissettiğimi belirtmeliyim.daha öncede dergilere veya portallara yazılar gönderdiğim oldu.ama muhtemelen bu yayınlanacak ilk yazım olacak.çünkü bu sefer sağlam torpilim var.bu sefer ben güleceğim.üzerimde bir adım önde olmanın verdiği rahatlık ve torpilin verdiği sonsuz kötülük hazzı.şaka ediyorum sevgili yönetici,beğenirsen yayınla.üzerinde baskı hissetmeni hiç istemem.bilmem anlatabiliyor muyum...


bir de "-sağlam torpilim -var." cümlesi ne güçlü bir cümleymiş ya.her an patlayacak gibi duruyor.








NOT DEFTERİ


kısa saçla gezmekten sıkıldım.son birkaç ayda salıyımda saçım uzasın dedim.saçın yıkamasını,taramasını,bakımını geçtim;yediğim hakaretin,geçilen dalganın haddi hesabı yok.bunların birkaçını sizler için derledim.


"anan gibi saç uzatacağına baban gibi bıyık bırak."

"saçı uzun aklı kısa."

"papaza dönmüşsün."

"dikkat et,arkadan karıştırmasınlar."

"amcanın saçı uzun olsa halan olurdu."...

sonra anladım bu memleketin kıldan tüyden meselelerle neden yıllarını harcadığını ve gittim saçlarımı kestirdim.çok mutluyum lan...

artık saçı uzunlara büyük saygım var,büyüksünüz abiler...



bizim bir arkadaş orta kalitede bir restoranda yemek yemiş.2 kişilik hesap 254 tl gelmiş.kardeşim sen ne yedin öyle dedim,valla abi kazık yedim galiba dedi.daha da birşey demedim üstüne...





şu dünyada en sevdiğim eylem istifa etmek.hiç deneyememiş olsamda platonik bir sevgi benimki.istifa, iradenin ve şahsiyetin en keskin varoluş halidir. uçaktan paraşütsüz atlamanın baş döndürücü zevkini andırır, çaçaron bir feministi boşayabilme güzelliğidir, tarık bin ziyad`ın ispanya`ya çıkarken gemileri yaktırmasına benzer, diktatörün huzurunda hapşırmak gibidir. ...




bu yazımın sonuna geldim...

selam ile..

nokta.

26 Haziran 2011 Pazar

DUYURU

temel atma süreci tamamlandı ancak çalışmalarımız devam ediyor. "iki gündür blogda ses seda yok unuttular herhalde" söylentilerini bertaraf etmek amaçlı bu güncellemeyi yapıyorum. saygılar sevgiler...

24 Haziran 2011 Cuma

introdakşın



selamlar... şu anda, sizlere kısa süre önce bahsettiğimiz mizahi içerikli platformun temellerini atmaktayız. en yakın zamanda karşınızdayız. bekleyin!